16 Temmuz 2012 Pazartesi

TÜRKLER VE LİDERLİK HAKKINDA.



            Avrupa'da oluşan iktidarı paylaşma kültürünün geçmişi 2-3 yy. öncesine kadar gider. İngiltere'nin öncülüğünde Avrupa'da oluşan kapitalizm sayesinde yepyeni bir kültürle tanıştı tüm dünya. Bu kültür tüm dünyayı az ya da çok etkiledi.Ülkemiz de birkaç yüzyıldır bu değişimin etkisindedir. Ülkemizdeki birkaç yüzyıldır devam eden siyasi çatışmanın ana eksenini bu doğu-batı kültürü eksenli siyasi çekişmeler oluşturur.
Avrupa kültürünün oluşan güncel üstünlüğü ile buna direnen Arap ve Fars ağırlıklı Osmanlı yapısının çatışmasıdır aslında olan. Her kesimin haklılık payı yeterince vardır. Ben bu tartışmalara girip, bu derin tartışma konularında boğulmak niyetinde değilim. Böyle söylememin sebebi benim bu konularda fikrimin olmadığından değil, konuya milli gözle bakmak ve o yönde fikirler üretmek isteğimdendir.Yazının içerisinde yeterince konuya bakış açımı görebileceğiniz fikir kırıntıları serpiştirilmiş olacak.

           Doğu - Batı tartışması hep var olacak bir tartışmadır. Önemli olan var olan bu tartışmaya bir taraf gözüyle katılmak değil,  insanımız ve ulusumuzu bu tartışmanın üstünde tutarak, bu dinamikleri  Türk'ün ana karakterlerine uygun kullanmak ve kültürel geçişlerde Türk kimliğini koruyabilmektir.

          Türk kimliği çok geniş bir alanda tarihte izler bırakmıştır. Çinlilere Çin Seddini yaptıran atalarımız güçlü kültürlerden ve uluslardan etkilenmiştir. Ancak sürekli dinamik olmak zorunluluğu, ulusumuzu güçlü kılmış ve tarihte güçlü izler bırakmamızı sağlamıştır. Türk kimliği burada açıklanması gereken en önemli husustur. O tarif edilmeden yapılan açıklamalar yarım kalır ve yanlış yorumlara açık kapı bırakılmış olur.

           Türklerin tarihteki büyüklüğünün sebepleri nelerdir ve nasıl kalıcı olmayı başardılar? Türk ve onun oluşturduğu devlet yapısı irdelenince sorunun en önemli kısmı açıklanmış olur kanaatindeyim. Türk'e has ana özellikleri sıralamaya başlayalım.Kanımca insanımızın fedakarlığı birinci sırayı alır. Türk insanı hem devleti hem de aile bağları açısından en fedakar ulusların başında gelir. Yeri geldiğinde ölmeyi bilmek dünyada bir kaç ulus  için geçerlidir.İkinci özelliğimiz etkileşimde bulundukları güçlü kültürlerden her zaman geçerli özellikleri almışlar ve hep güncel kalmayı başarmışlardır.  Kültürlerin güçlü yanları almanın yıllardır kötülüğü savunuluyor ülkemizde. Ben ise Türklerin bu özelliğinin devamlılık için en güçlü yanımız olduğuna inananlardanım. Kültür etkileşimi her zaman kolay olmaz. Bu kaos yaratır kimi zaman ve normale dönmek zaman alır. Ancak bu tür kaoslardan güçlü çıkabilmenin Türkler için ayırt edici bir özellik olduğunu vurgulamak istiyorum. Üçüncü bir özelliğimiz savaşçı bir milletiz.Bu savaşçı karakter bir ulusun yok olmaması için gerekli bir özelliktir. Ayrıca güçlü olmak ihtiyacına içinde bulunduğumuz coğrafyadan dolayı  zorunluyuz. Dördüncü özelliğimiz genel anlamda insani değerlerimizin güçlü oluşu ve  yok edici karakterde olmayışımız. Savaşçılığımız ekonomik sebeplere dayanabilir, dini sebeplere dayanabilir ancak hükmettiğimiz yerlerde yok edici değil hükmedici karakterde davranıp çok fazla kötü izler bırakmamışızdır.Rum , Ermeni,Arap,Kürt vs.  çok değişik insanlarla bir arada yaşadık ve bu insanları kendi aralarında sorunsuz bir arada yaşatabildik. Beşinci özelliğimiz olarak güçlü liderler çıkartan bir toplumuz. Liderlerimiz ve lider kurgulu toplum yapımız en zor anlarımızda dahi bizi farklı bir ulus yapmıştır. Bu konu şu an için gündemde olan ve benim anlatmak istediğim yönden değilde kişisel ihtiraslardan kaynaklı gündemde tutulan bir konu. Ben kötü liderler gelir korkusuyla güçsüz yönetimlere mahkum kalmayı kabul etmiyorum. Atatürk dönemindeki başarıların şu anki güçsüz yönetimlerle yapılmasının imkansızlığı ortada. İnsanımıza güvenip bize uygun güçlü bir Türkiye yaratmak için büyümek zorundayız. 


          Ülkemizde yönetim şekli konusunda Avrupa'nın  parlamenter sisteminden ABD. nin başkanlık sistemine bir kayış gözlenmekte. Bu durum bakış açısına göre olumlu ya da olumsuz karşılanabilir. Türkler gibi tarihte büyük işler yapmış bir ulusu parlamenter sistem sultasına sokup zor karar alma ve bu alınan kararları uygulama konusunda karşılaşılan türlü engellerle boğuşma durumunda bırakılmasının uygun olmadığını düşünüyorum.İhtiyacımızın  güçlü lider yaratacak sistem olduğu kanaatindeyim. Bu arada parlamenter sistem, seçme seçilme hakkı ve  demokratik kurumları ortadan kaldıracak bir oluşum kabul edilemez. Amacım demokratik sistemin güçlü şekilde uygulandığı ve ülkemiz solcuları tarafından hor görülen  başkanlık sisteminin güçlü yanlarını vurgulamak.

            Bu anlattıklarımı Atatürk döneminde uygulanan yönetim sistemi ile karşılaştırırsak yeni hiçbir şey anlatmadığım ortaya çıkar. Korkak olmak ve ikinci sınıf ulus olmak bazı kişilere yakışabilir. Ancak Atatürk gözüyle bakan insanımıza yakışmaz. Mandayı kabul etmek isteyenlere söylediği 'ehveni şer şerlerin en kötüsüdür' sözü akıllardan çıkmamalıdır. En zor anlarda dahi günü kurtarmayı düşünmedi. Biz bu rahat günlerde korkularla yaşayamaz ve kendimize mantıksız sınırlamalar yaratamayız. Bu macera peşinde koşalım demek değil elbet. Savaşı zaruri olmadıkça kabul etmeyen, kendini hiçbir sisteme empoze etmeyen, bağımsızlığı benim karakterimdir diye içselleştiren güçlü liderlerle ulusumuzun yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Makam sevdası olmayan, halkına hizmeti köylüden başlatarak nereden geldiğini unutmayan,menfaati düşünmeyen,lüksü ve gösterişi sevmeyen çok fazla lider çıkmıyor denebilir. Kurduğu ekip iş yapmayınca gözden çıkarmayı bilen , çalışma ve dava arkadaşlarını hiç unutmayan, önemli her konu için kurullar oluşturarak onunun takipçisi olan, çalışma saati denen süreyi neredeyse tüm   güne yayan lider yok denebilir. Yok denen tüm bunlar ulusumuza ve insanımıza duyduğum güveni sarsmıyor.


             Şu an için ülkemiz için asıl tehlike ülkemizin ikinci adam yetiştirme sıkıntısıdır.Osmanlıda ikinci adama  karşı oluşan tehlike fikri günümüzde halen sürmekte. Hatta artarak sürmekte diyebilirim. Başarısız olanın gitmesini kolaylaştıracak bir yapı siyasette kurulmadığı sürece başkanlık sistemi ülkemize zarar verebilir denebilir. Buna söyleyecek hiç bir sözüm olamaz. Siyasetteki bu yapısal değişiklik kolay değil elbet.

             Kafatasçı milliyetçilik yapıyor gibi gözükmek istemem hiç bir zaman. İnsani değerler her şeyin üstündedir her zaman. Ancak günümüzde ezilen tüm uluslar belli bir dönemi geçirdikten sonra ezen konumuna çok çabuk geliyorlar. Yahudilerin durumu en bariz örnek. Benimki Atatürk milliyetçiliği oldu her zaman.

              Dünyada sömüren, yıkıcı devletlerin yanında düzen getiren , adil bir Türk Devletinin varlığını düşünmek , kurgulamak şimdi hayal olabilir. Hayalimin gerçek olması dileğiyle.......








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder